Montreal Sözleşmesi ve getirdiği yenilikler...
Türkiye'nin de imzaladığı Montreal Sözleşmesi'nin onay süreci, 02.04.2009 tarihli ve 5866 sayılı 'Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme'nin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun'un 14.04.2009 tarihli ve 27200 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla başlatılmıştır.
Montreal Sözleşmesi'nin yerini aldığı Varşova Sözleşmesi, pek çok devletin taraf olduğu, yaygın olarak kabul edilmiş bir sözleşme olmasına rağmen, özellikle kaza mağdurlarına ödenecek tazminatlara getirdiği sınırların düşük olması nedeniyle havayolu işletmecilerinin çıkarlarına odaklı olarak görülmüş ve yolcu çıkarlarını yeteri kadar korumadığı eleştirisi getirilmişti. Gelinen bu noktada bazı havayolu şirketleri Uluslararası Hava Taşıyıcılar Birliği (IATA) Anlaşması ile çözümler getirmiş ve sistemde ikili bir yapı meydana gelmişti. Montreal Sözleşmesi, bu iki kollu sistemin hükümlerini tüketici/yolcu menfaatlerini daha etkin koruyacak şekilde harmanlayarak tek bir belge haline getirdi.
Montreal Sözleşmesi, ücret karşılığında hava aracı ile yapılan bütün uluslararası yolcu, bagaj ya da kargo taşımacılığını kapsamına almakla birlikte ayrıca 'havayolu taşıyıcısının sınırsız sorumluluğu' kavramını getirmiştir. İki aşamalı bir tazminat sistemi öngören Montreal Sözleşmesi'ne göre ilk aşama, taşıyıcının kusuruna bağlı olmayan 100.000 SDR'ye (yaklaşık 152.000 ABD Doları) kadar mutlak bir sorumluluk getirmekte, ikinci aşama ise, taşıyıcının kusuru karinesine dayanmakta olup sorumluluk sınırı içermemektedir.
Sözleşmeyle birlikte yine; hava taşıyıcılarına, uçak kazaları sonucunda dava açmaya yetkili olan kişilere acil ekonomik gereksinimlerini karşılamak üzere gecikmeksizin ön ödeme yükümlülüğü, hava taşıyıcıları tazminatların ödenmesini olanaklı kılacak sigortanın sağlanmış olduğuna ilişkin kanıt belgesini sunmayı mecbur tutma sorumluluğu, tazminatların kısa sürede ödenmesini sağlayan hızlı bir yargılama yöntemi benimsenmesi ve tazminat davalarının, belli koşulların varlığına bağlı olarak kazanın meydana geldiği Ülkenin Mahkemelerinde veya yolcunun daimi ikametgahının bulunduğu Ülke Mahkemelerinde açılabilmesine olanak tanınmak gibi birçok yeni düzenleme öngörülmektedir.
Türkiye açısından değerlendirildiğinde, taraf devletler arasında gerçekleşecek olan hava taşımalarında gerçekleşmesi muhtemel kazalarda yolcuyu/tüketiciyi maddi açıdan korumayı amaçlayan Montreal Sözleşmesi'nin, bu konuya ilişkin daha önce yapılan sözleşmelerin yarattığı sistem ayrışmasını gidermesi beklenmektedir.
Montreal Sözleşmesi'nin yerini aldığı Varşova Sözleşmesi, pek çok devletin taraf olduğu, yaygın olarak kabul edilmiş bir sözleşme olmasına rağmen, özellikle kaza mağdurlarına ödenecek tazminatlara getirdiği sınırların düşük olması nedeniyle havayolu işletmecilerinin çıkarlarına odaklı olarak görülmüş ve yolcu çıkarlarını yeteri kadar korumadığı eleştirisi getirilmişti. Gelinen bu noktada bazı havayolu şirketleri Uluslararası Hava Taşıyıcılar Birliği (IATA) Anlaşması ile çözümler getirmiş ve sistemde ikili bir yapı meydana gelmişti. Montreal Sözleşmesi, bu iki kollu sistemin hükümlerini tüketici/yolcu menfaatlerini daha etkin koruyacak şekilde harmanlayarak tek bir belge haline getirdi.
Montreal Sözleşmesi, ücret karşılığında hava aracı ile yapılan bütün uluslararası yolcu, bagaj ya da kargo taşımacılığını kapsamına almakla birlikte ayrıca 'havayolu taşıyıcısının sınırsız sorumluluğu' kavramını getirmiştir. İki aşamalı bir tazminat sistemi öngören Montreal Sözleşmesi'ne göre ilk aşama, taşıyıcının kusuruna bağlı olmayan 100.000 SDR'ye (yaklaşık 152.000 ABD Doları) kadar mutlak bir sorumluluk getirmekte, ikinci aşama ise, taşıyıcının kusuru karinesine dayanmakta olup sorumluluk sınırı içermemektedir.
Sözleşmeyle birlikte yine; hava taşıyıcılarına, uçak kazaları sonucunda dava açmaya yetkili olan kişilere acil ekonomik gereksinimlerini karşılamak üzere gecikmeksizin ön ödeme yükümlülüğü, hava taşıyıcıları tazminatların ödenmesini olanaklı kılacak sigortanın sağlanmış olduğuna ilişkin kanıt belgesini sunmayı mecbur tutma sorumluluğu, tazminatların kısa sürede ödenmesini sağlayan hızlı bir yargılama yöntemi benimsenmesi ve tazminat davalarının, belli koşulların varlığına bağlı olarak kazanın meydana geldiği Ülkenin Mahkemelerinde veya yolcunun daimi ikametgahının bulunduğu Ülke Mahkemelerinde açılabilmesine olanak tanınmak gibi birçok yeni düzenleme öngörülmektedir.
Türkiye açısından değerlendirildiğinde, taraf devletler arasında gerçekleşecek olan hava taşımalarında gerçekleşmesi muhtemel kazalarda yolcuyu/tüketiciyi maddi açıdan korumayı amaçlayan Montreal Sözleşmesi'nin, bu konuya ilişkin daha önce yapılan sözleşmelerin yarattığı sistem ayrışmasını gidermesi beklenmektedir.