Bakan Yıldırım: \"Türkiye'de Sivil Havacılık Büyümeye Devam Etmektedir.\"
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ''Küresel krizde dünya havayolu şirketlerinde birer birer iflaslar yaşanırken, Türkiye'de sivil havacılık büyümeye devam etmektedir'' dedi.
19 Haziran 2009 tarihinde Ondokuzmayıs Üniversitesinde düzenlenen 1. Samsun Gökler Sempozyumu'na katılan Bakan Yıldırım; sivil havacılıkta ''Hava yolu halkın yolu'' sloganıyla yola çıktıklarını ve Ulaştırma Bakanlığı tarafından hayata geçirilen projeler ve yürütülen çalışmalarla Türkiye'de sivil havacılık faaliyetlerinde önemli bir yol kat edildiğini, 2003 yılının sivil havacılık alanında önemli bir dönüm noktası olduğunu vurguladı.
Sivil havacılık sektöründe uluslararası kuruluşlar tarafından Türk sivil havacılığı için 2015 yılında 55 milyon insanın uçacağı var sayılırken, 2005 yılında Türk Sivil havacılığının bu rakamı aştığına işaret eden Bakan Yıldırım, sivil havacılıkta dünyada ortalama yüzde 5 büyüme gerçekleşirken Türkiye'nin art arda büyüme oranının yıllık bazda yüzde 53'ün üzerine çıktığına işaret etti.
2002 yılında iç hat seferleri sadece THY tarafından 2 merkezden 23 noktaya yapılırken, bugün itibariyle 5 hava yolu şirketi tarafından 7 merkezden 43 noktaya sefer yapıldığını anlatan Yıldırım, şunları söyledi: "2002'de 48 bin olan sektördeki çalışan sayısı yüzde yüzün üzerinde artarak 100 bine ulaşmıştır. Uçak trafiği iç ve dış hatlarda 532 bin civarındayken 2008 sonu itibariyle 1 milyon 9 bin 641'e yükselmiş ve bu anlamda rekor bir gelişme sağlanmıştır. Sadece iç hatlarda uçak trafiği yüzde 143 artış göstermiştir. İç hatlardaki yolcu sayımız 2002 yılında 8 milyon 700 bin civarındayken 2008 sonunda 34 milyona erişmiştir. İç ve dış hatlarda yaklaşık olarak 74 milyon 500 bin yolcuya erişmiş bulunuyoruz. Kısacası zamanın para olduğu dönemimizde Türk halkı uçmaya alışmıştır. Uçmak artık imtiyaz olmaktan çıkmış ihtiyaca dönüşmüştür.''
Sektörün yaşadığı hızlı gelişmelerin sürdürülebilmesi için havaalanı yapmak yerine mevcut havaalanlarının standartlarının iyileştirilmesi, altyapılarının geliştirilmesi yönünde önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Yıldırım, kamu kaynakları ile ihtiyaçların giderilmesinin istenildiği zaman mümkün olmadığını, bu nedenle Türkiye'nin belli başlı büyük havaalanlarında kamu kaynağı kullanmadan ''yap-işlet-devret'' modelini çalıştırdıklarını anlattı.
Bakan Yıldırım, ''Yap-işlet-devret modelini çalıştırarak 1.5 milyar doların üzerinde bir yatırımı ortalama 1.5 yıl gibi kısa sürede gerçekleştirdik. Ülkemizde havaalanı kurulu kapasitesini 49 milyondan 105 milyon yolcuya çıkardık. Uyguladığımız bu model öylesine başarılı olmuştur ki ''Türk Modeli'' diye dünya havacılık tarihine geçmiştir'' dedi.
Bakan Yıldırım, sivil havacılıkta yaşanan gelişmelere paralel olarak uçuş emniyeti ve havacılık güvenliğinden asla taviz vermediklerini vurguladı.
Uluslararası örgütler tarafından ortaya konulan kural ve standartlarla ilgili gerekli yasal düzenlemelerin süratle hayata geçirildiğini belirten Yıldırım, sivil havacılık faaliyetlerinin uçuş emniyeti ve havacılık güvenliğinden taviz verilmeden yapılması için sektöre yönelik denetimlerin de bu dönemde en üst seviyelere ulaştığını kaydetti.
Türkiye'nin 44 üyesi bulunan Avrupa Sivil Havacılık Konferansı (ECAC) üyesi ülkeler içinde hava aracı emniyet denetlemelerinde 2003 yılında son sıralarda yer aldığına işaret eden Ulaştırma Bakanı Yıldırım, şöyle devam etti: ''SAFA ve SANA denetimleri bakamından yüzde 400'lere varan bir iyileşme ile 2006'da 9. sıraya, ECAC içindeki denetimlerini en fazla arttıran ülke haline gelmiştir. Bu rakam 2007 yılında 6'ncılığa, 2008'de de Avrupa 5'inciliğine ulaşmamızı sağlamıştır. 2009 hedefimiz ise kalıcı ilk beş içerisinde sürdürülebilir bir durumu sağlamaktır.''
Bakan Yıldırım, Türkiye'nin havacılıkla ilgili uluslararası örgütlerin içinde yer aldığına da işaret etti.
Türkiye'nin uçak bakım üssü ve eğitim merkezi olma yolunda da önemli gelişmeler katettiğine işaret eden Bakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin, bazı Avrupa ülkelerinin dahi sahip olmadığı Bakım Akreditasyonu EASA Part 145 yetkisini geçen yıl almaya hak kazandığını vurguladı.
Bakan Yıldırım, 2007 yılında başlatılan Bölgesel İş Birliği Toplantıları aracılığı ile Türkiye'de uçuş okulları ve Tip İntibak Eğitim Organizasyonlarında eğitim alan öğrencilerin sayısında da önemli bir artış gözlendiğini vurguladı.
Binali Yıldırım, uçuş okullarının faaliyetlerinin desteklenmesinin sivil havacılığa insan kaynağı yetiştirilmesi bakımından önemli olduğunun altını da çizdi.
OMÜ'de de bu yönde bir girişimin olduğunu anımsatan Bakan Yıldırım, 19 Mayıs ilçesindeki TEKEL depolarının OMÜ Sivil Havacılık Yüksekokulunun yapımı için tahsisinin Başbakan tarafından onaylandığını, Lojistik Yüksekokulu kurulması için Alaçam'da yine TEKEL ait arazinin tahsisinin de gerçekleştiğini bildirdi.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ekonomik krize rağmen Türkiye'de havacılık sektörünün büyüdüğüne işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türk sivil havacılık sektörü uçak filosuna 2007 yılında 26, krizin patladığı 2008 yılında 49, 2009 yılı haziran ayı itibarıyla 24 adet geniş gövdeli hava aracı eklenmiş, böylece Türk Sivil Hava Aracı siciline kayıtlı hava işletmelerinin sahip olduğu büyük gövdeli uçak sayısı 284'e erişmiştir. 2000-2001 itibariyle bu rakam 110 civarındaydı. Bunun 59'u THY'nin diğerleri de diğer charter şirketlerinin uçaklarından ibarettir. 2009 sonu itibariyle bu sayının 300'ü geçeceğini tahmin etmekteyiz. Küresel krizde dünya havayolu şirketlerinde birer birer iflaslar yaşanırken, Türkiye'de sivil havacılık büyümeye devam etmektedir. 2009'un ilk 5 ayında ortalama iç hatlardaki büyümemiz yüzde 13 civarında gerçekleşmiştir. ''
Türk havacılık sektöründeki gelişmenin, potansiyelinin yüksek olduğunu gösterdiğini ifade eden Binali Yıldırım, bunu dikkate alarak bundan sonraki çalışmalara yön vereceklerini anlattı. Bakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''17 şirketimiz lisanslı olarak ticari hava taşımacılığı yapmaktadır, 2002 yılında sivil havacılık sektörümüzün toplam cirosu yaklaşık 2 Milyar Dolar civarındaydı, bugün 8 Milyar Dolara ulaşmıştır. Ancak hava kargoda Türkiye'nin potansiyeli bunun kat kat üzerindedir.
Türkiye sahip olduğu coğrafik konum avantajıyla, batıyla doğu arasında hem karadan, hem havadan hem de denizden bir köprü görevi görmektedir. İşte bu avantajımızın ülkemiz lehine bir sonuca dönüşmesi için özellikle hava kargonun Türkiye'nin bir lojistik güç haline getirilmesi için bugün itibariyle çalışmalarımız yoğunlaştırılarak devam etmektedir.
Genel havacılıkta da müthiş bir ilerleme olduğunu ifade eden Bakan Yıldırım, 2001 ekonomik krizinden sonra adeta özel jet işletmeciliğinin bittiğini, 2009 yılı mayıs ayı sonu itibariyle 60 adet özel jet ruhsatı alarak uçuş hakkı kazandığını söyledi.
Bakan Yıldırım, ''Bu da gösteriyor ki gerek genel havacılıkta gerek ticari havacılıkta Türkiye'de büyüme halen devam etmektedir'' dedi.
Ulaştırma Bakanı Yıldırım, havacılığın dünyaya bile şaşırtan gelişmesine karşın en önemli eksikliğinin kalifiye uçucu personel sıkıntısı olduğunun altını çizdi.
''2002 yılı sonu 2003 yılı başında iş bulmak için kapımda bekleyen pilotlar 2005'ten sonra karaborsaya düştü ve havada transferler gerçekleşti'' diyen Bakan Yıldırım, sivil havacılık sektörünün bu anlamda çok büyük sıkıntılar yaşadığını, yabancı uyruklu pilot istihdamının bugün de devam ettiğini anlattı.
Binali Yıldırım, pilot açığı olmadığını kaptan pilot açığı olduğunu vurgulayarak, '' Yeterli uçuş saatine sahip kaptan pilot sıkıntımız var. Yeterince pilotumuz oluştu, ama değişik tiplerde asgaride uçuş eğitimi süresini tamamlamış kaptan pilot sıkıntımız halan devam etmektedir. Bunun için yapılacak bir şey yok, zamana ihtiyaç var. Bunun hızlandırılmış eğitimlerle olması mümkün değil. Bu bir mesleki deneyim havada geçen süreyle doğrudan ilişkisi olan konudur'' dedi.
Sempozyum'da Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'a Rektör Prof. Dr. Hüseyin Akan tarafından fahri doktora unvanı da verildi.