SHGM Çağrı Merkezi: 444 60 01

Pegasus Hava Yolları'na ait uçağın kaçırılma girişimi.

Bilindiği gibi, 10 Nisan 2007 tarihinde Diyarbakır-İstanbul seferini yapan Pegasus Hava Yolları'na ait PGT 157 sefer sayılı uçağın kaçırılma girişimi, can ve mal kaybı yaşanmadan sonuçlandırılmıştır.



Son dönemde ülkemiz hava taşıyıcılarına ait hava araçlarının kaçırılma girişimlerinde herhangi bir silah yada patlayıcı maddenin hava alanlarına ve uçağa sokulamamış olması son derece memnuniyet vericidir.

Bunun da temelinde, Genel Müdürlüğümüz koordinasyonunda ilgili tüm kurum kuruluş ile yapılan yakın işbirliği sayesinde uygulanan güvenlik tedbirlerinin etkinliği yatmaktadır.

Hava alanlarında alınan güvenlik tedbirleri paralelinde terminal girişlerinde güvenlik kontrollerinin yapılması ve buna ilave olarak son kontrol noktalarında EDS gibi modern cihazlarla yolcular ve yanlarındaki eşyaların tekrar taranarak arındırılması ciddi olayların önlenmesinde büyük bir faktördür.

Vatandaşlarımızın zaman zaman şikayetçi olmalarına da sebep olan bu önlemlerin, uçak kaçırma girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasındaki öneminin göz ardı edilmemesi gereklidir.

Ayrıca, hava alanlarımızda yukarıda bahsedilen tedbirlere ilave olarak uçağa yüklenecek bagajların tekrar güvenlik taramasından geçirilmesine olanak sağlayan yüksek teknolojik sistemlerin kullanılması da bu amaca yönelik katkılara önemli destek vermektedir.

Diğer önemli bir husus ise, ülkemiz tescilinde bulunan ve yolcu taşımacılığında kullanılan tüm uçakların kokpit kapılarının uluslararası standartlara uygun olarak güçlendirilmiş olması ve tüm uçuş boyunca kilitli tutulmasını öngören mevzuatın uygulamaya sokulmasıdır.

Bunlarla birlikte, başta kokpit ve kabin personelinden oluşan uçuş ekibi olmak üzere, hava seyrüsefer hizmetlerini veren hava trafik personeli ile olası bir müdahaleye karşı havaalanlarında hazır bulunan özel harekat timlerinin sivil havacılık güvenliği konusunda ICAO ve ECAC standartlarında düzenlenen eğitimlerden geçirilmesi de; bu tarz olaylara yerinde müdahale edilmesinde önemli yer tutmaktadır.

Kriz olarak adlandırılabilecek bu tür olayların sistemli bir şekilde yönetilmesi de, olumsuzlukların azaltılmasında büyük bir etken olarak ortaya çıkmaktadır. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulan Kriz Merkezi, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve ilgili havaalanında kurulan diğer kriz merkezleriyle yakın bir koordinasyon içinde krizi yönetmekte olup, basın yayın organları aracılığıyla kamuoyunun sağlıklı bilgilendirilmesi yönünde büyük bir hassasiyet göstermektedir.

Sonuç olarak, ülkemizde yaşanan uçak kaçırma girişimlerinde, gerek hava alanlarımızda alınan güvenlik tedbirlerinin standartları ve taramada kullanılan cihazların teknik özelliklerinin yüksekliği gerekse de ilgili güvenlik personelinin yeterli eğitimlere sahip olması, olayların istenmeyen boyutlara ulaşmasını önleyerek, her bir olayın münferit seviyede kalmasını sağlamıştır.

Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de uçak kaçırma eylemleri görülmekle birlikte, ülkemizde uluslararası standartlara uygun bir güvenlik sisteminin kurulduğu ve bu sistemin benzer olaylarla mücadelede etkin bir şekilde işlemesi, yaşanan bu olay sayesinde bir kez daha açıkça ortaya çıkmıştır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 11 Nisan 2007