SHGM Çağrı Merkezi: 444 60 01

Yolcu Sağlığı için sıkça sorulan sorular

Kontakt Lens Kullanımı

Kontakt lens kullanan yolcularımızın, uçuş sonrası en sık tanımladıkları şikayetlerden birisi göz kuruluğudur. Yaşadığımız yerlerde konforlu diyebileceğimiz klimalı bir ortam havasının nem oranı yüzde 40-70 arasındadır, ancak bu oran uçuş esnasında yüzde 20 seviyelerine inebilmektedir.

Özellikle çay, kahve ve alkol gibi vücut sıvılarının azalmasına sebep olabilecek içeceklerden uçuş öncesi ve uçuş esnasında fazla miktarda tüketilmemesi ve son yıllarda gelişen lens teknolojisi ile yüksek gaz geçirgenliğine sahip kontakt lensler, göz kuruluğuna bağlı şikayetleri büyük oranda ortadan kaldırmıştır.

Kontakt lens kullanan yolcularımız yolculuk esnasında koruyucu içermeyen suni göz yaşı kullanabilirler. Ayrıca yolcularımızın uçuş esnasında uyumadan önce kontakt lenslerini çıkarmaları ve uçuşta yanlarında 100 ml’yi geçmeyecek şekilde getirebilecekleri kontakt lens solüsyonlarında lenslerinin nemli kalmasını sağlamaları önerilerimiz arasındadır. Kontakt lens kullanıcıları eğer uçuş esnasında lens ile ilgili bir rahatsızlık hissederlerse; lenslerini hijyen kurallarına uyarak çıkarmalı ve el bagajlarında bulunmasını önerdiğimiz yedek gözlüklerini kullanmalıdırlar.

Kalp Hastalıkları

Kalp rahatsızlığı bulunan ve durumu stabil olan kişilerin büyük bir çoğunluğu emniyetli bir şekilde havayolu ile seyahat edebilir. Ancak kişinin kalp rahatsızlığı ciddi ise ve stabil değilse, durumu düzelip stabil hale gelinceye kadar havayolu ile seyahati ertelenmelidir. Havayolu ile seyahat planınızı doktorunuz ile paylaşmanız ve Sağlık Sigortanızı yaptırmanız önemli diğer bir husustur.

Eğer doktorunuz hava yolu ile seyahat edebileceğinizden emin değilse, havaalanında veya uçuş esnasında örneğin ilave oksijen desteği gibi özel bir destek gerekiyorsa, uçuşunuz öncesi ilgili havayolu şirketi ile doğrudan ya da web ortamında temasa geçip, havaalanına gelişinizden uçuşunuz sonlanıncaya kadar ilave tıbbı donanım ve oksijen ihtiyacınızı bildirebilir, havayolu şirketinde var olan destek hizmetinden veya sağlık destek ekibinden yardım alabilirsiniz. Havayolu şirketinde böyle bir destek hizmet yok ise o havayolu şirketi ile seyahatiniz mümkün olamayacaktır.

Bazı durumlarda havayolu şirketi havayolu ile seyahat edebilmeniz için, doktorunuz ile görüşmenizi, ilave soruların olduğu bir formun doldurulmasını isteyebilir. İlaçlarınızı el bagajınızda taşımanız uçuş esnasında kullanım ihtiyacınız olabileceği için önemlidir. Ayrıca ilaç reçetenizin kopyasını yanınızda bulundurmanız önemlidir.


Solunum Hastalıkları

Astım ve Kronik Obstriktif Akciğer Hastalığı (KOAH) bulunan bireylerin çoğunluğu sorunsuzca hava yolu ile seyahat edebilir. Ancak kendileri için elzem olan ilaçlarını örneğin inhalerlerini el bagajlarında bulundurmalıdırlar.

Yolcu uçaklarında kabin basınçlaması genel bilinenin aksine deniz seviyesine göre değil oksijen oranının çok az oranda azaldığı 5000 ve 8000 feet yüksekliğe göre yapılmaktadır. Hafif ve orta derecede rahatsızlığı bulunan kişilerin çoğunda bu irtifalarda herhangi bir semptom beklenmez. Ancak hakkınızda doğru bir değerlendirmeyi ancak sizin bütün tıbbı geçmişinizi bilen ve tedavinizi planlayan doktorunuz yapabilir. Lütfen seyahat planınızı doktorunuz ile paylaşınız. Genel olarak belirgin bir şekilde nefessiz kalmadan 50 metre mesafeyi normal adımla yürüyebiliyor veya iki kat arasındaki merdivenleri çıkabiliyorsanız ilave oksijene ihtiyaç duymadığınızı söyleyebiliriz.

İlave oksijen gereksiniminiz varsa bunun temininin sağlanması için havayolu şirketine bu durumunuzu yolcu bilgilendirme formunuz ile seyahat öncesinde bildirmeniz önemlidir. Bazı havayolu şirketleri bu hizmeti bedeli karşılığı vermektedir. Bazı havayolu şirketlerinde ise bu hizmet verilmemektedir. Havayolu şirketinden bu konuda bilgileri seyahat öncesinde sağlayabilirsiniz.

Son zamanlarda yapılan bir çalışmada akciğer rahatsızlığı bulunan kişilerin çoğunluğunda ilave oksijen desteği sayesinde güzel yanıtlar alındığı ve bu sayede bu kişilerin dünyanın her köşesine seyahat edebildiği gösterilmiştir.


Oksijen desteği

Uçuşum sırasında oksijene ihtiyacım olacağı söylendi. İhtiyacım olan oksijeni yanıma alabilir miyim?

Uluslararası gereklilikler nedeniyle, tıbbi amaçlar için, yolcuların küçük oksijen veya hava tüpü taşımalarına ancak havayolu şirketiyle önceden anlaşmak kaydı ile izin verilmektedir.

Bazı havayolları, yolcuların kendi oksijen tüplerini taşımalarını izin verirken veya yolcular için özel tüpler tedarik edebiliyorken (genellikle bir ücret karşılığında) bazı havayolları izin vermeyebilir. Kendi oksijen tüpünüz ile veya havayolu şirketi tarafından tedarik edilecek oksijen tüpü ile seyahat etmenize izin verebilen havayolu şirketi, doktorunuz ile görüşmenizi, ilave soruların olduğu bir formun doldurulmasını, sağlık raporu düzenlenmesini isteyebilir. Ayrıca, havayolunun oksijen taşınmasını kabul ettiği durumlarda bile”küçük” tabirinin neye tekabül ettiğinin tam bir karşılığı yoktur. Genellikle kullanılacak tüpün yolcu koltuğunun altına (tüp uçuş sırasında kullanılacaksa) veya başüstü dolabının içine rahat sığacak kadar küçük olması istenmektedir.

Check- in sırasında sorun yaşanmaması için lütfen biletinizi satın almadan önce havayolu şirketinin oksijen tüplerinizin taşınmasına ilişkin şartlarını dikkatlice inceleyiniz.

Hamilelik

Ticari havayolu uçuş şartları, normal seyir gösteren bir hamilelik için tehdit oluşturmaz. Uçuş irtifalarında Normal Kabin Basınçlama olan hava aracında anne hemoglobinleri %90 oksijenle doygundur. Bebeğe ait hemoglobin (HBF)’in anneye göre artmış oksijen taşıma kapasitesi, bebeğin artan kan hücre miktarı ve Bohr etkisi gibi faydalı koruyucu mekanizmalar sayesinde, bebeğin kanında oksijen basıncında çok küçük oynamalar olur. Anne ve bebek açısından normal seyreden hamilelikte havayolu seyahatlerinde asıl sıkıntılı durum; istenmeyen uçuş rötarları ve acil durumlar halinde gerçekleştirilen acil iniş yapılan meydanlarda Kadın Doğum kliniklerinin olmaması veya yetersiz oluşudur.

Bu sebeple birçok havayolu şirketi kurallarında tek bebek hamileliğinde 36. gebelik haftasından sonra, çoğul bebek hamileliğinde ise 32. gebelik haftasından sonra uçakla seyahate izin verilmez. Yine çoğu havayolu şirketi tarafından 28. gebelik haftasından sonra yapılacak seyahatlerde gebelik haftasını ve beklenen doğum tarihini bildiren, hamileliğin komplikasyonsuz normal seyrinde ilerlediğine dair doktor raporu istenmektedir.

Bazı özel durumlarda havayolu şirketleri istisnai uygulamalara izin verebilir. Havayolu şirketlerinin bu konudaki uygulamaları ile ilgili bilgiler söz konusu şirketten edinilebilir.

Ameliyat Sonrası Seyahat

Günümüzde, geçirilen cerrahi müdahalelerden ne kadar zaman sonra havayolu ile seyahat edilebileceği konusu önem taşımaktadır. Bu süre, yapılan ameliyatın zorluğuna, ameliyat prosedürlerinin uzunluğuna göre değişkenlik göstermektedir.

Küçük cerrahi işlemlerden (lipom çıkarılması, küçük yara dikişleri vb) 1-2 gün sonra,

Karın bölgesine ait basit cerrahi işlemlerden 4-5 gün sonra,

Göğüs ve karına ait basit olmayan cerrahi işlemlerden 10 gün sonra, kişiler havayolu ile seyahat edebilir.

Havayolu ile seyahat için komplikasyon gelişmemiş basit katarakt veya kornea laser cerrahisi sonrası bir gün beklenilmesi yeterli olabilirken kompleks göz cerrahilerinden sonra örneğin retina cerrahisi sonrası bu süre bir hafta olmalıdır.

Yine de her türlü kompleks cerrahi sonrası havayolu ile seyahatiniz öncesi ilgili havayolu şirketine durumunuzu bildirimde bulunmanız onlardan gelecek bilgilendirmeye göre hareket etmeniz en iyi yol olacaktır.

Diyabet – Şeker Hastalığı

Yapacağım havayolu seyahati için doktorumla görüşmem gerekir mi?

Kontrol altına alınmış şeker hastalığı, havayoluyla seyahat edenler için önemli problemler oluşturmaz. Ön planlama önemlidir. Seyahatten 4-6 hafta öncesinde doktorunuz veya tedavinizle ilgilenen uzman ekip ile görüşülerek konuşulması, seyahat hazırlığının önemli bir parçasıdır.

Nasıl bir hazırlık yapmalıyım? Yanımda neler taşımalıyım?

İnsülin kullanması gereken yolcular gezi dönemi için insülin gibi temel sıvı içerikli ilaçları yanlarında taşıyabilmektedir. Bu sıvılar için 100 ml limitin üzerinde büyük miktarlara da izin verilebilir. Ancak ihtiyaç durumunun doğruluğunun kanıtlanması gereklidir. Yolcuların seyahat edecekleri havayoluyla ve kalkış yapılacak havalimanıyla irtibat kurarak konu hakkında önceden teyit almaları gereklidir.

İnsülin pompaları ve/veya sürekli glikoz izleme cihazları kullanan şeker hastalarının bu tür cihazları uçak içerisinde kullanmalarına ilişkin kesin tavsiyeleri almak üzere havayolu şirketi ile iletişime geçmeleri esastır.

Yolcular hastalıkları ile ilgili tıp uzmanları tarafından kendilerine verilmiş belgeleri yanında bulundurmalıdır.

Diyabetik yolcuların yeterli ekipmanı (glukometre, lanset, kuru pil vs) ve ilaçları el bagajlarında taşımaları esastır.
Ayrıca uçuşta kullanılmayacak insülinin genel bagaj bölümüne verilmesinin, insülinin bozulmasına yol açabilecek sıcaklığa maruz kalmasına sebep olabileceği veya bagajın kaybolması ihtimali de göz önüne alınmalıdır.

Şeker düşmesini (hipoglisemi) tedavi etmek için glukoz tabletleri veya tatlılar gibi karbonhidratların yanınızda bulundurulması yararlı olacaktır. Aynı zamanda, yemeğin gecikmesi durumunda aperatif veya bisküvi gibi daha uzun ömürlü karbonhidratların yanınızda taşınması yararlı olabilir.

Uçakta ne yapmalıyım?

Ani şeker düşmesinin belirtileri de dahil olmak üzere diyabet kontrolünü etkileyebilecek aşırı kafein ve alkolden uzak durun. Kuzey yada Güneye seyahat ediyorsanız insülin veya diğer ilaçlarınızın zamanlamasını değiştirmenize gerek yoktur. 5 saat diliminden daha az fark olan bir seyahat gerçekleştiriyorsanız düzeninizi koruyabilirsiniz. Batıya seyahat etmek gününüzün daha uzun olacağı anlamına gelir ve daha fazla insüline ihtiyaç duyabilirsiniz. Doğuya doğru seyahat etmek gününüzün daha kısa olacağı anlamına gelir, daha az insüline ihtiyaç duyabilirsiniz. Ağızdan şeker ilacı kullanıyorsanız, tek doz atlamak yerine birbirine yakın iki doz almak daha kolay olabilir.
Kısa süren hafif yüksek glikoz seviyeleri zarar vermeyecektir.

Yukarıda da belirtildiği gibi, diyabet takibinizi yapan uzmanlarla seyahatiniz öncesinde görüşmeniz en iyisidir.
Bazı güvenlik tavsiyeler:
Yemek yemiyor olsanız bile, insülin alımınıza her zaman devam edin.
Kan şekeri seviyeniz 14 mmol/l (252mg/dl) üzerinde iste keton testi yaptırın.
Pozitif keton testi her zaman ekstra insülin ile tedavi gerektirir.

İnsülin Kullanımı

Havaalanı güvenlik tarama donanımlarının insülin pompaları üzerine olası etkileri hakkında bazı endişeler olmuştur. Ne yazık ki bu konuda farklı pompa üreticilerinin farklı tavsiyeleri olmaktadır. Bazı üreticiler bu pompaların X-RAY ekipmanı gibi güvenlik tarama donanımlarından güvenlice geçebileceğini söylerken bazı üreticiler düşük doz X-RAY ekipmanı kullanılan bazı tüm vücut tarayıcılarının bile insülin pompalarını etkileyebileceğini ifade etmektedir.

Eğer bir insülin pompası kullanıyorsanız, gerekli tavsiyeleri almak üzere pompanın üreticisine başvurmanız önemlidir. Eğer üreticiniz pompanızın bazı tarama ekipmanlarından geçemeyeceğini söylüyorsa, seyahat edeceğiniz havayolu şirketi ve havalimanının gerekliliklerini öğrenmek yerinde olacaktır.

Kabin hava basıncındaki değişiklikler, insülinin vücuda salınımı üzerinde bir etkiye sahip olabilir. Uçağın tırmanması esnasında kabin hava basıncındaki azalma, insülin şırıngası veya tüpünde hava kabarcıklarının oluşumuna veya hava kabarcıklarının genişlemesine sebep olarak insülinin salınımında hafif bir artışa neden olabilir. Bu durum da hipoglisemi semptomlarına neden olabilir. Çok nadir olsa da, yüksek irtifada ani kabin dekompresyonu (kabin basıncının ani kaybı) durumunda daha ağır bir etki görülebilir. İniş sırasında insülin salınımında hafif bir azalma da mümkündür. Seyahat öncesi bu hususları diyabet takibinizi yapan doktorunuzla görüşmelisiniz.

Gittiğiniz ülkede kullanılan insülin formlarını gitmeden önce araştırarak, insülin gerekliliği halinde hangi insülin formunu bulabileceğiniz ve nasıl kullanacağınıza dair bilgi sahibi olmanız fayda sağlayacaktır.

Anemi (Kansızlık)

Kalp ve akciğer rahatsızlığı gibi ciddi başka hiçbir rahatsızlığı bulunmayan, hemoglobin değerleri 8 gr/dl’ in üzerinde olan yolcularımız sorun yaşamaksızın havayolu ile seyahat edebilirler. Eğer Hemoglobin değeri 7,5 gr/dl’in altında ise ilave oksijen desteği  düşünülmelidir.  Hemoglobin değerleri hafif  düşük kronik anemisi olan yolcularımız ise uçuş sırasında belirgin sıkıntı yaşamadan bu durumu tolere ettiğini net bir şekilde yolcu bilgi formu ile havayolu şirketine bildirmelidir.

Kulak ve Baş Ağrısı

Modern uçaklarda kabin basınçlaması 5000 - 8000 feet yüksekliğe göre ayarlanmaktadır. Uçağın tırmanışa geçmesi ile bu irtifalardaki basınç, deniz seviyesine göre düşük olduğu için vücut boşluklarında (orta kulak ve sinüsler gibi) var olan gazlar genişler, orta kulaktaki gazlar östaki tüpü ile ağız yoluyla, sinüslerdeki gazlar ise burun yoluyla dış ortama boşalır. Böylece orta kulaktaki veya sinüslerdeki gazların basıncı ile dış ortamdaki basınç uyumlu hale gelir. Uçağın inişi sırasında ise dış ortam basıncı artar, vücut boşluklarında ki basınç ile dış ortamın basıncının eşitlenmesi için aynı yollarla ters istikamette hava girişi gerekir
.
Kulak veya baş ağrınızın olmaması için, uçağın alçalışa geçmesi ve inişi sırasında düzenli yutkunmak, yudum yudum su içmek, sakız çiğnemek, esnemek basınç eşitleme sistemlerinin çalışmasına yardım ederek ağrıyı engelleyecek veya azaltacaktır. Bebeklerin ağlaması, emzik, biberon veya anne sütü emmesi de aynı etkiyi yapar.
Kulak kiri, tonsillit, sinüzit, orta kulak iltihabı, grip gibi enfeksiyonların neden olduğu ödem ve tıkanıklar, östaki tüpü ile ilgili yapısal problemler bu basınç eşitleme sistemlerinin rahat çalışmasını engeller. Bu durumlar sıklıkla ağrı ile, nadiren de kulak zarı yırtılması ve kulak kanaması ile sonuçlanabilir. Bu gibi enfeksiyonlarınız iyileşinceye kadar ve bu bölgelere göre ait anatomik sıkıntılarınız giderilinceye kadar havayolu ile seyahat planınızı ertelemenizi öneririz.

Derin Ven Trombozu (DVT)

Damarlarda pıhtı veya derin ven trombozu (DVT), çeşitli risk faktörlerini taşıyan kişilerde her zaman ortaya çıkabilir. DVT için risk faktörleri arasında 40 yaş üstü olmak, geçirilmiş DVT veya akciğer embolisi hikâyesi veya bu hastalıklar ile ilgili aile öyküsünün olması sayılabilir. Önemli diğer risk faktörleri ise hamilelik, doğum kontrol hapları ve hormon tedavileri ile bağlantılı hormonal değişikliklerdir. Yakın zamanda geçirilmiş ameliyat veya travma ve birçok kanser tipleri de artan kan pıhtılaşması ile ilişkili olabilir. Bu faktörlere ek olarak, kan pıhtılaşma sisteminde bazı kalıtsal anormallikleri olan bireyler, DVT ve pulmoner emboliye karşı daha yatkındır.

Son zamanlarda yapılan ve DVT konusunda yayınlanmış olan araştırmalar; hareketsizliğin son derece önemli bir risk faktörü olduğunu; araba, otobüs, tren ve uçak yolculuklarında dört saat ve daha fazla hareketsiz oturmuş kişilerde kan pıhtılaşması riskini artabileceğini onaylamaktadır (Dünya Sağlık Örgütü- WHO - Wright Çalışması). Uçak kabininde yürüyüş yapılması ve basit alt bacak egzersizlerinin yapılması gibi hareketliliği artıran basit önlemler ile kan pıhtılaşması riski azaltılabilir.

Uzun uçuşlarda yeterli miktarda içecek alınması (alkolsüz) önemlidir. Aspirinin rutin kullanımının bacak damarlarında pıhtı oluşma riskini azaltıcı etkisi gösterilememiştir. Mevcut yan etkileri nedeniyle aspirinin fayda/zarar dengesi dikkate alındığında rutin kullanımı tavsiye edilmez. Ancak, özetlenen risk faktörlerinin herhangi birine sahip bireyler doktorlarına başvurmalıdır. Doktorları tarafından aspirin kullanmaları uygun görülen kişiler kullanabilirler. Bazı durumlarda varis çorabının giyilmesi ya da pıhtılaşma sürecinin önlenmesine yönelik tedavi alınması uygun olabilir.

DVT açısından risk teşkil eden herhangi bir hastalığı olan kişilerin havayolu seyahati esnasında talihsizlik yaşamaması ve yolculuğun sorunsuz olması için herhangi bir "kan inceltici" tedavi ile koruma sağlanması, seyahat öncesinde stabilize edilmesi önemlidir. Hastalığınızın havayolu şirketi ve tedavi eden hekim tarafından bilinmesi size detaylı bilgi verilmesi açısından önemlidir.

Aşılar

Yurtdışında bazı ülkelere yapılacak seyahatleriniz öncesi aşı yaptırmanız gerekmektedir. Doktorunuz ile yurtdışı seyahat planınızı, yer ve zaman detayları ile paylaşmanız halinde gerekli aşılarınızı seyahat planlarınız etkilemeyecek şekilde aşı tablolarına uygun olarak yaptırabilir, bağışıklık kazanmış bir şekilde seyahatinizi tamamlayabilirsiniz.

Bulaşıcı hastalıklar hakkında ayrıntılı bilgi, seyahat edilecek ülkeler ile ilgili sağlık riskleri ve gerekli koruyucu önlemler, yurtdışına seyahat eden kişilerin yaşadığı sağlık sorunlarıyla ilgili detaylı bilgi ve danışmanlık hizmeti T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü www.seyahatsagligi.gov.tr web adresinden veya 0212 444 77 34 numaralı “Seyahat Sağlığı Danışma Hattından”, ayrıca T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu www.thsk.gov.tr web adresinden alınabilir.

Kırıklar ve Alçı

Uçuş esnasında alçıya bağlı olarak kan dolaşımının etkilenmesinden kaynaklanan uzuvlarda ödem olabilir. Bu da kan dolaşımını etkileyebileceği için bir çok havayolu şirketi alçı uygulandıktan sonraki ilk 24-48 saat arasında uçuşa izin vermez. Bu sebeple alçının uygulandığı tarihi gösteren bir belgenin yanınızda olması önemlidir. Eğer daha öncesinde uçmanız gerekiyorsa havayolu şirketleri genelde alçınızın boydan boya kesilmiş olmasını istemektedir ki herhangi bir şişme olduğunda kan dolaşımınız etkilenmesin. Alçının boydan boya kesilmesi ve uçuştan sonra tekrar alçı uygulanması işlemlerini kendinizin ayarlaması gereklidir.

Kolunuz veya bacağınızda kırık varsa, acil çıkışlarda oturmanıza izin verilmez. Hareketinizi kısıtlayan ve tek koltuğa sığmanızı zorlaştıran kırık-alçı durumlarında birden fazla koltuk satın almanız gerekebilir. Bu, kırık uzvunuzu yukarda tutularak şişmesini engellemenize de olanak sağlar.

Pnömatik ateller hava ile şişirilen ve genellikle ilk yardım ekipleri tarafından şüpheli kırıklarda uzuvları hareketsiz tutabilmek için kullanılan plastik aletlerdir. Atel içindeki basınçlı hava uçak içindeki basınç değişikliklerinden etkileneceğinden dolayı uçuş için uygun değildir.

Psikiyatrik Rahatsızlık

Psikiyatrik rahatsızlığım var. Havayolu ile seyahat edebilir miyim? Havayolu ile seyahat etmem hastalığımı kötüleştirir mi?

Havayolu şirketiniz, rahatsızlığınız hakkında telefon yada bilgi formu ile doktorunuzdan daha fazla bilgi alarak bu sorunun en uygun yanıtını verebilir.

Uçuş Korkusu

Uçağa binme düşüncesi bile beni heyecanlandırıyor. Uçuş korkumu yenmenin tedavisi var mı? Korkumun nedeni nedir?

Uçuş korkusu, yılan ve örümcek korkusu fobisinden sonra gelen üçüncü en yaygın fobidir. Uçuşta yetişkinlerin %90 ında endişe olurken yolcuların %10-25 inde uçuş korkusu olur. Uçuş korkusunun bileşenleri yükseklik korkusu, kontrol kaybı, kapalı yer korkusu, bilinmeyen korkusu ve fiziksel etkilerdir.

Korkunun üstesinden gelmek için bazı havayolları uçuş korkusunu azaltmak ile ilgili örneğin türbülans hakkında, uçuşun genel hatları hakkında, uçak gürültüsü gibi konularda kısacası strese ve korkuya neden olabilecek durumlara karşı çeşitli davranış teknikleri ile beraber eğitici bilgilendirmeleri içeren programları düzenlemektedir. Bu programların sonunda genellikle kontrol altında final uçuşu gerçekleştirilir. Bu programların etkinliği ve yararı görülmüştür.

İleri düzeyde uçuş korkusu olan vakalarda doktoru tarafından uygun görüldüğü ve reçete düzenlendiği taktirde anksiyolitik veya trankilizan ilaçlar kullanılabilir.

Uçuş korkusu olan kişiler için uçuş sırasında kafein ve alkolden uzak durulması tavsiye edilir.

Uyku Apnesi

Uyku apnem var; Uçak kabini içinde kullanmak üzere CPAP makinemi el bagajı şeklinde uçağa alabilir miyim?

Havayolu şirketine CPAP makinenizi uçak kabinine almak istediğinizi bildirerek rezervasyonunuzu yaptırmalısınız. İlave olarak havayolu şirketi, doktorunuzdan bu cihazı kullanmak zorunda olup olmadığınızı bildirir belge isteyebilir. Kabin içerisinde cihazına uygun güç kaynağı bulunmayabilir. Bu yüzden havayolu şirketi kuru pil ile çalışabilen cihaz kullanmanızı önerebilir.

Kuruyemiş allerjisi

Kuruyemislere allerjim var, havayolu ile seyahat ederken risk altında mıyım?

Bu durum havayolu şirketlerine göre değişiklik gösterebilmekte olup, bu konu ile kesin bir cevap verebilmek mümkün değildir. Örneğin yemeklerinde veya aperatiflerinde fıstık bulundurmayan bir havayolu uzun menzilli uçuşlarının menüsünde fıstığa yer verebilir. Yine business ve first class uçuşlarında diğer kuruyemiş türleri de yer alabilmektedir.

Bazı havayolu şirketleri, yolcunun önceden bildirmesi durumunda bu ürünleri uçuşlarından çıkarabilmektedir. Ama bu durum bile diğer yolcuların kendi tüketimi için veya yanlışlıkla olsa bile fındık fıstık ürünlerini yanlarında getirmeleri gerçeğini dışlayamaz.

Günümüzde eser miktarda bile olsa riskli gıda içerik bildirimleri yaygınlaşmıştır. Bugüne kadar kimsenin uçakta fındık-fıstık tozunu soluması sebebiyle öldüğü düşünülmemektedir. Oluşan reaksiyonların çoğu hafif veya orta şiddette hissedilmektedir. Üstelik birçok uçak, şiddetli allerjik reaksiyon tedavisi için ilaç içeren, hekim kullanımı gerektiren, kapsamlı bir tıbbi kit taşımaktadır. Yine de allerjik bir bünyeniz varsa, doktor tarafından reçete edilmiş ilaçlarınızın yanınızda olduğundan ve uçak içinde kullanılabilir olduğundan emin olmalısınız.

Uçak içindeki kabin memurları yanınızda taşıdığınız ilaçlarla tedavinizi uygulamak için eğitilmemişlerdir ama size imkan ve bilgileri dahilinde destek vereceklerdir. Olası tedavi gereksinimi durumunda yanınızda bulunan aile üyeleriniz, arkadaşlarınız, varsa yolculardan gönüllü sağlık personeli tarafından yardım edilmesi beklenmelidir. Eğer epipen türü adrenalin otoenjektörünüz varsa, bunlara uçakta izin verilebilmektedir. Fakat yanınızda bu ilaç ve ekipmanın mutlaka gerekli olduğuna dair bir yazınızın olması ve güvenlik geçişlerinde ilgili personele göstermeniz önem arz etmektedir.